Köydeki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Köydeki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Ocak 2019 Perşembe
Köydeki Çobana Siktirdim
Selam ben Özlem. Şu an 19 yaşındayım ve oldum mümkün yetişkin
erkeklerden hoşlanırım. Boyum 1.60 cm, kilom 44, esmerim, saçım kara ve
kısa, göz rengim ise kahve. O vakit daha liseye gidiyordum ve 16
yaşındaydım. O güne kadar cinsellikle alakalı hiç bir şey bilmiyordum.
Ama okuldan birtakım kızarkadaşlarım götten sikiştiklerini ve çok beğeni
aldıklarını bana anlatmışlardı. Her sene bulunduğu gibi yaz tatiline
köye gideriz. Köyümüz çok güzeldir, dağların arasında, ormanlık, pek çok
insanın olmadığı bir yerdir. Ana yola uzak bulunduğu amacıyla pek kimse
bilmez. Annem babam ve ufak kardeşimle yaz tatilimizi köyde geçiririz.
Babam aşağı yukarı 20 gün kalır tekrar Ankaraya döner, sonra haftada bir
gün gelir kalır gider. Evimiz köyün biraz dışındaır. Bir adet komşumuz
var, o da köyümüzün çobanı Erol amca. Erol amca 32 yaşında ve bu vakte
kadar hiç evlenmemiş, çok iyi bir adamdır. Aramız ailece de çok iyidir.
Her sene Erol amcayla koyunları otlatmaya dağa giderim. Sabahtan akşama
kadar koyunlarla vakit geçirmek çok keyifli olur. Bu sene de Erol
amcanın ahırına gidip koyunlarla oynamaya başladım. Bir vakit sonra Erol
amca geldi, “Ooo, hoş geldin Özlem, nasılsın, iyimisin kız?” deyip
sarılıp yanağımı öptü. “Hoş bulduk Erol amca, iyiyim, sen nasılsın?”
dedim. “Ben de çok iyiyim, görmeyeli büyümüş, serilmiş serpilmişsin, çok
büyükte genç kız olmuşsun be! Eee, sen büyüdükçe ben de kocadığımın
farkına varıyorum!” dedi. “Yok be, hiç değişmemişsin!” dedim. Teşekkür
etti ve babamın nerede bulunduğunu sordu. “Evde.” dedim. “Hadi gidelim
babanın yanına.” dedi. Olur dedim, gittik. Erol amca babamla biraz
muhabbet ettikten sonra, “Çeneyi çok çaldık, şimdi ekmek parası
kazanmaya gideyim, yazık hayvanlar açıktı, bana müsaade!” diyerek ayağa
kalktı. Bana da, “Hadi ufak çoban kalk, koyunları gezdirmeyi
özlemişsindir!” dedi. (Erol amca bana hep ufak çoban der). “Tamam Erol
amca, üzerimi değiştirip geliyorum!” deyip odama gittim, mavi kot
pantolonumu ve beyaz gömleğimi giyindim geldim. Erol amcayla birlikte
koyunları otlatmaya gittik. Koyunları biraz gezdirdikten sonra bir
çeşmenin başına geldik. Koyunlar sulanıyordu. Ben Erol amcanın yanına
oturdum. Erol amca vakitkli bana bakıp gülüyordu. “Erol amca sana birşey
sorabilir miyim?” dedim. “Tabi ki, ne istersen sor ufak çoban!” dedi.
“Bu vakte kadar namacıyla evlenmedin?” dedim. “Yaramı deştin be…
Vaktinde bir kızı sevdim, istettim vermediler, ben de buraya yerleştim.”
dedi. “Başka bir kızla evlenseydin ya?” dedim. “Aşk nedir bilir misin
sen?” dedi. “Yoo bilmem.” dedim. “Aşık ol da göreyim seni!” dedi. Bir
vakit muhabbetten sonra, “Kız sen kaç yaşındaydın?” dedi. “16
yaşındayım!” dedim. “Eee etrafındaki erkeklerin ciğerini yakmaya
başlamışsındır, yakında gönlünü birisine kaptırırsın!” dedi. “Yok be
Erol amca…” dedim. “Ne yani, sana dostluk öneri eden de mi yok?” dedi.
“Yok canım var, ama hepsinin aklı diğer yerlerde…” dedim. “Anlamadım?”
dedi. “Yaa hepsinin aklı !” dedim. “Haaaa, anladım! Neyse boş ver,
esasen doğru şahısyle, doğru yerde ve doğru vakitte yapılmalı bence!”
dedi. Bu sefer ben, “Anlamadım?” dedim. “Doğru şahıs: evlenmeden evvelce
birisiyle seks yapacaksan, kimseye anlatmayacak, aranızdakileri sır
olarak saklayacak itimat edilir birisidir. Doğru yer: sizi kimsenin
bilmediği ve rahatsız edemeyeceği yerdir. Doğru vakit ise, doya doya o
anı yaşam sürdürmek amacıyla yeterli vakit’dir!” dedi. Ben sesimi
çıkartmadım. Bir vakit daha oyalandıktan sonra akşam oldu, eve geldim.
Gece yatağıma uzandım, Erol amcanın dediği, (Seks doğru şahısyle, doğru
yerde ve doğru vakitte yapılmalı) lafı aklıma geldi. Haklıydı. Eninde
sonucunda birisiyle bir temas yaşayacaktım. O şahıs namacıyla Erol amca
olmasındı ki? Doğru şahıs bence o olmalıydı. Kararımı verdim, Erol
amcaya göbütünü siktirecektim. Ancak nasıl olacaktı, ona gidip, (Benimle
seks yapar mısın?) diye soramazdım. Aileme fark ettirmeden onu tahrik
etmeliydim. Babamın tekrar Ankaraya gittiği gün sabah erkenden kalktım,
banyomu yaptım, altıma kara külotumu ve kara sütyenimi giyindim, üzerime
düşük bel mavi kot pantolonumu ve gri renkli tişörbütünü giyindim, Erol
amcanın evine gittim… Erol amca evin önündeki ağacın altında
oturuyordu, “Gel ufak çoban, otur, ne yapıyorsun bakalım?” dedi. “Hiiiç
geziyorum, canım sıkılıyor. Koyunları otlatmaya ne vakit gidiyorsun?”
dedim. “Birazdan çıkarım.” dedi. “Ben de geleceğim. Şey… buralarda
yüzebileceğim bir yer var mı?” dedim. “Tabi ki var!” dedi. “Oraya
gidelim mi?” dedim. Tamam dedi. Neyse, bir vakit sonra koyunları ahırdan
çıkardık ve gezdire gezdire bir derenin kenarına geldik. Çok güzel bir
yerdi. “Burada beni kimse görmez değil mi?” dedim. “Yok kimse gelmez
buralara, rahat rahat yüz sen, ben bakarak olurum sana!” dedi. Derenin
biraz yukarısında kulübe gibi bir yer vardı, “Orası kimin?” dedim.
“Orası benim birtakım durumlarda orada kalırım.” dedi. “Tamam o vakit
ben biraz suya girip serinleyeyim.” dedim. Erol amca arkasını dönüp
uzaklaşmaya başladı. Ben tişörbütünü ve pantolonumu çıkarıp, sütyen ve
külotla suya girdim. Su aslında harikaydı, bel hizasına geliyordu. Bir
vakit sonra ben sudayken bir çıtırtı duydum. Çaktırmadan sesin geldiği
çalılıklara baktım, net göremedim, ama Erol amcanın beni gözetlediğinden
emindim. Hiç istifimi bozmadan suyla oynuyordum. Suyun içersinde türlü
türlü şekile giriyordum, eğiliyordum, domalıyordum ve kalkıyordum.
Amacım onu çıldırtmaktı. Bir vakit sonra sudan çıktım ve kurulanmadan
elbiselerimi giyindim (havlu yoktu). Tişörbütün ve pantolonumun önü
arkası sırılsıklam olmuştu. Erol amca ıslık çalarak dere kenarına
gelmişti. Beni o şekilde görünce, “Hasta olacaksın bu durumda…” dedi ve
elimden tutup kulübesine götürdü. Kulübesindeki eşyalar biraz kolay te
olsa, herşey vardı. Bana bir havlu verdi. Ben diğer odaya gidip
gömleğimi ve pantolonumu çıkarttım havluyla vücudumu iyice kuruladım.
Sonra bütün cesaretimi toplayıp Erol amcanın yanına iç çamaşırlarımla
gittim, “Elbiselerimi astım, birazdan kururlar.” dedim ve Erol amcanın
yanına oturdum… Erol amca hiç sesini çıkartmadı, yalnızca gözleri ıslak
sütyenimle külotumda dolaşıyordu. Baktım ki Erol amcanın önü kabarmaya
başladı. Erol amcaya sordum, “Doğru yer burası, doğru vakit da şimdi,
doğru şahıs sen olurmusun?” dedim. Erol amca tekrar hiç konuşmadan
elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve “Arkanı dön!” dedi. Dediğini
yaptım. Sütyenimin kopçalarını açıp yavaşça çıkarttı. Sonra iki eliyle
kilotumu yanlarından tutup yavaşça aşağıya indirdi ve çıkarttı.
Karşısında çırılçıplaktım, arkam dönüktü. Ayağa kalktı, elleriyle belimi
sardı, boynumu öptü, sırtımı öptü sonra belimi öptü. Yavaş yavaş
aşağıya iniyordu ve ben heyecandan titriyordum. Diz çöktü, göbütünün
yanaklarını öpüp okşuyordu. Bacaklarımı öptü, sonra beni çevirdi ve
çekyata oturttu… Bacaklarımın arasına geçti ve göğüslerimi okşamaya,
öpmeye başladı. Yavaş yavaş aşağıya doğru indi, göbegimi öptü. Elleriyle
bacaklarımı araladı, amım bütün çıplaklığıyla karşısındaydı. Nihayet
amımı öpmeye başladı. O kadar güzeldi ki, o beğenii anlatmaya kelimeler
yetmez. Yaklaşık 10-15 dakika kadar amımı öptü yaladı. Ve ben ilk defa
bir erkek doğrulusunda orgazm edilmiştim. Amımdan akan suları bile
yalayıp yuttuktan sonra ayağa kalktı ve yavaş yavaş soyundu. Sadece
külotu kalmıştı. Beni önünde diz çöktürüp, “Külotumu sen çıkarırmısın?”
dedi. Ellerimle külotunun yanlarından tuttum aşağı indirirken, aniden
yarağı külotundan dışarı fırlayıverdi. Yarağı çok büyüktedı, biraz
korkmuştum, ama vazgeçmeyecektim. “Öp onu, yala!” dedi. Yarağını iki
elimle tuttum, aynen dediği gibi yalamaya başladım. Birkaç dakika sonra,
“Ağzına al!” dedi. Ağzımın amacıylae almaya çalışıyordum, ama çok
büyüktedı, yalnızca ucu giriyordu… Elleriyle saçımdan tuttu, başımı
yarağına bastırıyor, geri çekiyordu. Artık ben hiçbir şey yapmıyordum, o
elleriyle başımı bir ileri bir geri götürüyordu. Heyecandan ve
beğeniten başım dönmeye başlamıştı. Erol amca ise iyice hızlanmıştı.
Başımı bıraktı ve yarağını ağzımdan çekip mastürbasyon yapmaya başladı.
Ben ise diz çökmüş durumda, yarağına bakıyordum. O kadar süratli
mastürbasyon yapıyordu ki komiğime gitti. Aniden bir eliyle kafamdan
tuttu diğer eliyle mastürbasyona devam etti ve derken spermlerini yüzüme
boşalttı… Ağzım yüzüm sperm olmuştu, spermleri çenemden göğüslerime
akıyordu. Boşaldığı durumda yarağı değnek gibi duruyordu. Beni ayağa
kaldırdı, omuzlarımdan tutup arkamı dönderdi ve “Eğil!” dedi. Eğildim.
Dizlerimi çekyata koydurup, ellerimle de çekyatın üzerinden tutundurdu.
Belimi bastırarak, “Belini yay gibi yap, poponu beline değdirmeye
çalış!” dedi. Dediğini yaptım. Yüzümden halen spermler akıyordu, yüzümü
çekyatın örtüsüne iyice sildim. “Bakiresin değil mi?” dedi. “Evet,
bakireyim!” dedim. “Korkma, bekaretine zarar vermeyeceğim!” dedi. O anda
amımı da sikse karşı koymayacaktım, tamamiyle teslim olmuştum ona.
Göbütünün deliğine bolca tükürüp işaret parmağını göbütüne soktu
çıkarttı. Bir vakit sonra bundan sonra baş parmağını sokup çıkarıyordu.
Göbütün alışınca iki parmağını aniden soktu. Ben de yavaş yavaş beğeni
almaya başlamıştım… Daha sonra göbütünü parmaklamayı bırakıp, iki eliyle
belimden tuttu ve yarağını göbütüne dayadı. Yavaş yavaş göt deliğime
sokmaya çalışıyordu, ama girmiyordu. Tekrar parmaklarını göbütüne
sokmaya başladı, bu sefer üç parmağını sokuyordu. Yaklaşık 10 dakika
parmakladıktan sonra tekrar belimden tutup yarağını göt deliğime
yerleştirdi. Yavaş yavaş bastırıyordu. Ucu girmişti ve canım biraz
yanmıştı, ama sesimi çıkartmıyordum. Ağır ağır sokuyor, ben acıyor
dediğim vakit biraz çıkarıyor, sonra tekrar sokuyordu. Yaklaşık 5 dakika
sonra kasığını popomda hissettim, sonuna kadar girmişti göbütüne. Bir
iki dakika bekledikten sonra yavaş yavaş çıkarıyor, sonra tekrar
sokuyordu. Ben bundan sonra iyice beğeni almaya başlamıştım. Gidip
gelmeleri iyice hızlanmıştı. Derken belimden sıkıca tutup kendisine
iyice çekti ve o şekilde bekledi. “Oooohhhhh!” demesiyle içimde bir
sıcaklık hissettim, boşalmıştı. Bir müddet o şekilde bekledikten sonra
yarağını göbütünden çıkarıp beni ayağa kaldırdı, dudaklarımdan öptü.
Sonra çekyata oturdu, bacaklarını açtı, yarağı minik kalmıştı. Beni
kucağına oturttu, öpüşmeye devam ettik. Boynumu boğazımı yalayıp öptü,
sonra da göğüslerimi tek tek ağzına aldı emdi. Çok geçmeden altımda
yarağının tekrardan büyümeye başladığını hissetmiştim. “Bak daha
doymamış, biraz daha öp onu da iyice sertleşsin!” dedi. Kucağından inip
önünde diz çökbütün ve yarağını öpmeye başladım. Öptükçe büyüyordu.
Birkaç dakika sonra çok büyükte olmuştu. “Ayağa kalk!” dedi, kalktım.
Bacaklarını kapattı, iyice uzandı, “Arkanı dön, üzerine otur!” dedi. Ben
otururken o da bir eliyle göbütünün yanaklarını ayırıp bir eliyle de
yarağını tutup göbütünün deliğine yerleştirdi, yavaş yavaş hepsini alana
kadar oturdum. O altta, ben üstte inip kalkıyordum, çok büyükte yarak
köküne kadar göbütüne girip çıkıyordu. O şekilde 10-15 dakika gidip
geldikten sonra bir kez daha içime boşaldı… Kalktım üzerimi
gitekrarcektim, “Hayır, daha değil!” dedi. Beni çırılçıplak oturup,
dolaptan yiyecek birşeyler çıkarttı, birlikte yedik. Sonra elimden
tuttu, dışarıya çıktık. Çırılçıplaktık. Nedense çekinmiştim, “Ya bir
gören olursa?” dedim. “Korkma kimse gelmez, burası itin öldüğü yer!”
dedi. Dereye indik ve suya girdik, birde orada sikti göbütünü. Sudan
çıkıp bir ağacın gölgesine oturduk, dinlendik. Eve gitmeden son bir kez
de ağzımla boşalttım. Erol amca 4 saat vakitsince tam 6 defa boşalmıştı.
Bende derman kalmadı tabii, akşam eve gittiğimde yorgunluktan ölecek
gibiydim. Yaz tatili vakitsince bunu sık sık yaptık, ama ilk günkü gibi
çok değil. Diğer vakitlarda 2, birtakım durumlarda de 3 defa yaptık.
Arkadaşlarım haklıymış, götten sikilmek çok beğenili oluyormuş!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)